top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıSu Polat

Mobius Bandı ve Bilinçdışının Konumu


Bilinçdışı nerededir? Bir buz dağının en diplerinde mi? Kişiye en yakın, en ''içe dair'' olanın, yani bilinçdışının aynı zamanda en dışarıda da olması mümkün mü? Lacan iki boyutlu düşünceden üç boyutlu düşünceye nasıl geçer? “Extimité” terimi ne anlatır?


“Mobius şeridi bize iki yüzeye sahip olduğuna inanılanın aslında tek bir yüzeyde olduğunu, içle dış arasında bir fark olmadığını gösterir.” *


Bilinçdışı denildiğinde akla hemen küçük bir kısmı suyun üzerinde, kalan büyük kısmı ise suyun altında kalan bir buz dağı görseli gelir. Buz dağının görülebilen küçük kısmı bilinç, onun arından gelen ve belki de suyun yüzeyinden aşağıya bakınca görülebilen kısmı ön bilinç, derinlere inen ve gözle görülmeyen en büyük parçası ise bilinçdışı olarak adlandırılır. Freud herhangi bir çalışmasında buz dağı üzerinden bir benzetme yapmaz, fakat bu metafor görsel hafızalarda yine de yerini alır. Buz dağı imgesi pek çok kişinin bilinçdışının en dipte, derinlerde, ulaşılamaz, karanlık bir alanda olduğu düşüncesini pekiştirir. Peki bu gerçekten böyle midir?

Lacanyen psikanalizde buz dağı görselinin yeri başka bir görselle, mobius şeridiyle değişir. Lacan psikanalizde zıtlıklarına vurgu yapılarak ele alınan çeşitli ikiliklere ( iç / dış, bilinç / bilinçdışı, gösteren / gösterilen vb.) üç boyutlu bir açıdan yaklaşmak istediği noktada anlatımına farklı topolojik figürleri dahil eder. Bu figürlerden ilki mobius şerididir. Mobius şeridi uzun dikdörtgen bir kağıdı büküp ardından kağıdın iki ucunun birbirine eklenmesiyle oluşur. Şeridin bir yüzeyinde ilerlerken yeterince süre geçtikten sonra diğer yüzeye ulaşılır. Yani, iç’e dair olandan yeterince ilerlendiğinde dışsal olana ulaşılır, ve bu durumun tam tersi de geçerlidir. Bir başka deyişle, mobius şeridinde bir yüzeye iç, diğerine dış demek pek mümkün olmaz çünkü bu iki yüzey ayrı oldukları kadar aynı zamanda birbirlerinin devamı niteliğindedirler.  Bu şekilde iç ve dış arasındaki ilişki ters yüz edilir.  İki durum arasındaki fark sadece şeritte ilerlemeye dair olan zaman üzerinden düşünülebilir. Böylelikle vurgu yapılan nokta kavramlar arasındaki zıtlık değil, onlar arasındaki süreğenlik olmuş olur. Bu anlamda iki boyutlu, öklidyen düşüncenin ötesine geçilir. 

Lacan’ın psikanalitik jargona kazandırdığı “extimité” terimi de bu durumu anlatır. “Extimité”, eklendiği kelimelere dışarıdan gelen, dışa dair olan anlamlarını katan “ex” ekiyle Fransızcada yakınlık, yakına dair olan anlamlarına gelen “intimité” kelimelerinin birleşimidir. Bilinç / bilinçdışı ikiliği de mobius şeridi ve extimité kavramları üzerinden düşünülebilir. Bilinçdışı, çoğu zaman düşünülenin aksine en derinlere, en içte kalana (buzdağına) dair bir oluşum değildir. En iç (bilinçdışı) ve en dış (bilinç) bir mobius şeridinin üzerindeki iki birbirine bağlı zıtlıktır. Bilinçdışının yeri karanlıklarda, derinliklerde değil, en yüzeyde, konuşmada, ya da (psikanalitik act oluşturma niteliğine sahip) diğer başka eylemlerdedir. Kişi bilinçli tarafından konuşurken bir sürçmede, veya sakar bir eylemde mobius şeridinin büküldüğü noktaya ulaşır, içsel ve dışsal olan birbirine dönüşür. 




*Lacan’ın 1961 - 1962 yıllarında verdiği identifikasyon konulu seminerinden alıntı yapılmıştır. Orjinali:

“Le ruban de Möbius nous montre que ce que nous croyons être deux faces n’en sont qu’une seule, et qu’il n’y a pas de distinction entre l’intérieur et l’extérieur.”




Su Polat,

Ekim, 2024


Comments


bottom of page