top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıSu Polat

Oğuz Atay ve Obsesif Düşlemler Üzerine

Obsesif yapıya sahip özne kendiliğini kurabilmek için neredeyse muhtaç olduğu ideal baba imgesiyle ya bu ideal babanın arzusu olduğuna inandığı yoldan gidip bu arzuyu karşılamaya çalışarak, ya da bu yolun tam tersine giderek ilişkilenir.


Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar isimli romanı ana karakter Hikmet Benol’un bir gecekonduya taşındıktan sonra hem orada karşılaştığı insanlarla, yani üst komşusu emekli Albay Hüsamettin Tambay ve alt komşusu Nurhayat Hanım’la olan, hem de geçmişinden bugününe getirdiği, bugününde ne yapacağını bilemediği için yarınına götürmeye çalıştığı, yarının belirsizliğinde de kalmayı beceremediği insanlarla olan ilişkilerine odaklanıyor. Her ilişkinin farklı bir yansıması var Hikmet Benol’un üzerinde, her yansımanın da sismik bir değeri: küçük depremler gibi içsel çatışmalar yaşıyor roman boyunca Hikmet Benol. Hikmet Benol şehirli, Hikmet Benol aydın, Hikmet Benol anlaşılamayan… Hikmet BenOl kim?


Kendisini ve çevresini küçümseyen, içsel sorgulamaları uçsuz bucaksız uzanan küskün aydınımız diyaloglarıyla Oğuz Atay’ın ince espri anlayışının en özgün örneklerini veriyor okura. Okur ayaklarını bastığı yeri bulamıyor bazen: satırların ne kadarının Hikmet Benol’un aklındaki insanlarla, ne kadarının dış dünyadakilerle etkileşim halindeyken yaşandığı belirsiz kalıyor. İnsanın kendisine rüyada mıyım gerçekte mi diye sorduğu anların içinde durmak kalıyor okura da. Kitaptaki diyaloglar arasında Albay Hüsamettin Tambay’la yapılanların ayrı bir yeri var. Bu diyaloglar insanı kendi içindeki albaylarla yaptığı konuşmalara kulak kabartmaya çağırıyor.

Albay kendinden emin, hata yapmayan, eksiği olmayan: o bir TamBay.

Albayın tamlığı aynada ters çevrilmiş görüntüsüyle birlikte geliyor: Albayın bir emir eri bile kalmamış, eski pozisyonunun yerinde yeller esiyor, Albay çok yaşlı, Albay aciz.

Aralarındaki ilişki de aynayı bir ters bir düz çevirerek ilerliyor: onlarınki bir hayranlık, küçümseme, boyun eğme, baş kaldırma, rezil etme, yüceltme hikayesi.

“ ‘Albay nerede? Albayı içimde taşıyorum. Siz, gerçekten benim dışımda yoksunuz albayım,

kızmayın bana’ (…) ‘Albayım olmadan ben hiçbir şey yapamam’ dedi. ‘Albayım yıllarca

düşünmüş, albayım yıllarca okumuş (...) ben onun yarışçısıydım, daha doğrusu yarış atıydım’ (...)’’. Roman BenOl’lar ve TamBay’lar arasında, yarım ben’lerle tam olan’lar diyarında, albayımızın jokey, aydınımızın da onun yarış atı olduğu bir yerde geçiyor.

Peki orası neresi?


* * *


Obsesif yapıya sahip özne Strauss’un (2014) deyimiyle kendiliğini kurabilmek için neredeyse

muhtaç olduğu ideal baba imajıyla nasıl ilişkilenir? Ya bu ideal babanın arzusu olduğuna inandığı yoldan gidip bu arzuyu karşılamaya çalışarak, ya da bu yolun tam tersine giderek (Verhaeghe, 2008). Fakat her zaman bu arzunun yörüngesinde, her ne yöne giderse gitsin bu arzuyu pusulası yaparak.

Lacan (1960-1961, sf. 128) obsesif öznenin fantazmını şu formülle açıklar:



Formülün başında yer alan “Ⱥ” eksiği olan Başka’yı temsil etmektedir. Başka’da eksik olan

bir söz, bir gösteren vardır. “Φ” ise çok genel anlamında fallus olarak düşünülebilir.

Obsesifin Başka’yla fallik bir düzlemde ilişkilendiği görülmektedir.

Peki bu ilişkilenmenin doğası nasıldır? Obsesif özne Başka’nın boşluğunu ona sunduğu erotik değerlik kazanmış objelerle doldurmak için sonsuz bir uğraşı içerisindedir. Başka’ya sunulan objeler metonimik özelliktedir: bir obje, arkasından bir diğeri, sonra bir başkası… (a, a’, a”, a”’…).

Hiçbiri “Φ”a tam olarak eşit olamayacak olan, fakat obsesifin bir süreliğine de olsa bunun

böyle olabileceğine dair düşlemlere daldığı, elde etse, sonra da Başka’ya sunsa barla gelen

eksiği (Ⱥ) kapayacağını umut ettiği, bu yüzden peşinden zorlukla karışık bir zevkle (!) koştuğu objelerdir bunlar. Obsesif, objelerini alıp üzerinde “Φ” yazan bir hediye paketiyle Başka’ya sunar. Başka’nın hediyeyi alış anı tatminin doruğa ulaştığı noktadır. Bir sonraki an ise hayal kırıklığıyla doludur: Başka paketi açtığında içinden “Φ” çıkmaz! Onun yerine “Φ”ın ancak imgesel bir gölgesi olabilecek, geçici, küçük bir “a” çıkar.


Edinilen tatmin solup gitmiştir.

Tiyatro sahnesi katlanarak içine doğru bu anda çöker.

BenOl’lar TamBay olamamıştır.

“Ⱥ”nın üzerindeki yatay bar olduğu gibi duruyordur.

Eksik, hala oradadır.







Kaynakça


Atay, O. (2017). Tehlikeli Oyunlar: Bütün Eserleri 2 (1. Basım). İletişim Yayınları.


Lacan, J. (1960-1961). Le Transfert. Erişim adresi


Strauss, M. (2014). On female obsessional neurosis. The European Journal of

Psychoanalysis (2).


Verhaeghe, P. (1681). On Being Normal and Other Disorders: A Manual for Clinical

Psychodiagnostics by Paul Verhaeghe (2008–10-20). Karnac Books.



Görsel: Ethem Onur Bilgiç








Su Polat

Kasım, 2021

Comentários


bottom of page